Sanata karşı örgütlü virüs!

Ve nihayet beklenen oldu.

İşyerlerinin, okulların, camilerin, stadyumların koronavirüs’e karşı bağışıklık geliştirdiğine, avm’lerin değil tiyatro ve konser salonlarının salgın yeri olduğuna karar verildi.

İktidarın ve yerel yönetimlerin ilk icraatlarından biri tüm kültür-sanat faaliyetlerini ‘normalleşme’ yaşanana kadar askıya almak oldu.

Böylece Türkiye’de mevcut anlayış bakımından ilk gözden çıkarılacak olanın sanat olduğu berrak bir biçimde ortaya çıktı.

Futbol maçları seyircili oynanacak, tiyatro oyunları seyircisiz.

İşyerleri, kamu binaları, okullar açık olacak konser salonları kapalı.

Bu da bizi koronavirüs’ten koruyacak!

Tüm bu süreçte de seyircisiz bırakılan tiyatro sahneleri, işsiz bırakılan tiyatro sanatçıları kaderine terk edilecek. Bunun adı da ‘sosyal devlet’ olacak.

Çağdaş bir anlayışla zamanında alınacak önlemlerle toplumu en az zarara uğratacak, sanatsal faaliyetleri durma noktasına getirmeden sorunu çözebilecek yol ve yöntemler varken, gelinen nokta budur.

Sanat, eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği, barışı bulaştırır. Sanatı ‘kaderine’ terk eden anlayış, halkın da sanatseverlerin de sanatçıların da gözünden kaçmaz.

Hâlâ vakit varken, gelin çağdaş, bilimsel adımları atın. Hatırlatıyoruz, tiyatro her türlü salgını atlattığı gibi bunu da atlatır

Ve unutmaz…